25 Haziran 2016 Cumartesi

Sokak hayvanlarini unutmayalim...havalar cok sicak...Bir avuc su da onlara kampanyasi....

Video ve görsellerinizi alin ve koşarak gelin...susuz kalmasin sokaklar....
  Eklenti ve yorumlariniz bir damla serinlik olur umarim...

Hz. ADEM ve son peygamber Efendimiz s.a.v soy agaci...

  Ve hikayesi devam edecek bu soy agaci yazi dizimizin....
  ama Efendimize geldiğimiz zaman artik kalem mürekkebi değil göz yaşını konustursun kalem tutayn eller...
  ama bende nerde...buz çölün de yol aliyorum ben...dili bağlı kalbimin...af edin ne olur...siz affedinki tüm insanlik af etsin...ve affa mazhariyet baslasin...O da c.c af etsin inşallah...

24 Haziran 2016 Cuma

peygamberler tarihi yazı dizisi....hz. şit (şis) a.s

ŞİT ALEYHİSELAM (ŞİS) KİMDİR ? KISACA HAYATI…

Evet hz Adem a.s ile başlayan ve kıyamete kadar devam edecek bir hayat hikayesi. ..neticesi tüm peygamber lerin müjdesi Kâinatın iftihar tablosu s.a.v efendimiz.
 İşte altin halkada 2.peygamber...
Şit Aleyhisselâmın babası, Âdem Aleyhisselâm, annesi de, Hz. Havva’dır.
Âdem aleyhisselamdan sonra gönderilen ilk peygamberdir.
Hâbil ile Kâbil arasında çıkan anlaşmazlık neticesinde Kâbil, Hâbil’i öld
ürünce, Allah Teâlâ, hazret-i Âdem’e, yeni bir oğul verdi.

Cebrail Aleyhisselâm, Hz. Havva’ya: “Allah, bunu (ŞİT’İ), sana Hâbil’in yerine verdi” dedi.
Âdem aleyhisselamın bütün çocukları ikiz olarak doğduğu hâlde, Şit aleyhisselam tek doğdu. Şit adı verilen yeni oğlun ismi İbrani’ce olup, Arapça karşılığı “Allah’ın hibesi” mânâsınadır. İsmine “Şis” de denilmiştir.
Hz. Havva, Şit’e hâmile olunca, alnında parıldamağa başlayan nur Şit’e geçti
Şît aleyhisselam, son peygamber Hazreti Muhammed aleyhisselamın nurunu alnında taşıyordu.
Adem (as.) Şît aleyhisselama şöyle vasiyet etti: “Oğlum! Alnında parlayan bu nur, son peygamber olan Hazreti Muhammed aleyhisselamın nurudur. Bu nuru mümin, temiz ve afif hanımlara teslim et ve oğluna da böyle vasiyet et.”
Onu evlatlarına reis yaptığı gibi, vefat edeceği sırada da bütün yeryüzünün halifeliğine tayin etti. Bu hususta vasiyette bulundu. Ayrıca ilâhî sırları bildirip, bütün ilimleri öğretti. Gece ve gündüz saatlerini ve her mahlûkun, Allâh’a, hangi saatlerde, ne gibi ibadetler yaptıklarını bildirdi. Vuku bulacak Tufan hakkında da, bilgi verdi.
Şit aleyhisselam Âdem aleyhisselamın öteki evlâtlarının hepsinden güzel ve faziletliydi. Suret ve sîrette yâni hâl ve yaşayışta tıpkı babasına benzediği için Âdem aleyhisselam onu diğer evlâtlarından çok severdi. Şit Aleyhisselâmın oğullarına da, Kabil oğulları ile evlilik bağlantısı kurmamalarını tavsiye etti.
Âdem aleyhisselamın vefatından sonra, Allah Teâlâ, Şit aleyhisselama peygamberlik verdi. Elli sayfa (forma) küçük kitap indirdi. Bu kitaplarda hikmet ilmi, matematik, sanayi bilgileri, kimya ilmi ve daha birçok şeyler bildirilmişti.

Şit aleyhisselam zamanında insanlar çoğalıp, her tarafa yayıldılar. Onlara Allah Teâlâ’nın emirlerini bildirip iman etmeye çağırdı.
Şit Aleyhisselâm; Allah’ı, takdis ve tenzihten geri durmaz, kavmine de; Allah’ın buyruklarına karşı sakınmalarını, Allah’ı, her türlü noksan, eksik sıfatlardan uzak tutmalarını ve daima iyi işler işlemelerini emrederdi.
Bunun için, Şit oğulları ve kadınları arasında ne düşmanlık, ne kıskançlık olur, ne kin tutulur, ne suçlama yapılır, ne yalan söylenir, ne de, boş yere yemin edilirdi.
Şit aleyhisselamın dininin esasları, Âdem aleyhisselamın bildirdiği dinin esaslarına uygundu. Şit aleyhisselam ekseriya Şam’da ikamet edip, insanlara, Allah Teâlâ’ya iman etmeyi ve emirlerine uymayı bildirerek tebliğ vazifesini yaptı.
Çadırlarda yaşayan halk, bazı tabii afetlerden çeşitli zararlar gördüler ve korunmak için zaman zaman mağaralara sığındılar. Bu durum Şit (As.)’a daha sağlam yapıların gerektiğini düşündürdü ve onu bu konuda çalışmalara yöneltti. Uzun, zahmetli ve azimli çalışmalar sonunda Şit (As).taştan dayanıklı binalar kurmayı başardı. Şit. (As) kendisine inananlar ile birlikte bu sağlam yapılardan inşa ettiler ve hep birlikte oraya yerleştiler. Bu yerleşme yerine El Firdevs köyü adını verdiler.

Şit aleyhisselamın çocukları ve torunları imar ettikleri şehirlerde yaşayıp, Allah Teâlâ’ya ibadet ve tâatle meşgul oldular. Gayet huzurlu bir hayat sürdüler. Aralarında düşmanlık buğz ve haset yoktu. Kötülüklerden, haramlardan ve isyandan uzak dururlardı.
Şit aleyhisselam, Şam’dan Yemen tarafına gidip, azgın ve sapık bir hâlde yaşayan Kâbil’in oğullarını Allah Teâlâ’ya iman ve ibadet etmeye dâvet etti. Fakat bu kavim, Şit aleyhisselamın dâvetini kabul etmeyip, sapıklıklarında ısrar ettiler. Şit aleyhisselam, onlarla savaş yaptı. Yemendeki bu azgın kavmin bir kısmını kılıçtan geçirdi, bir kısmını da esir aldı. Babası, Âdem aleyhisselamla veya kardeşleriyle Kâbe’yi balçık çamuru kullanarak taştan yaptı.
Hazreti Muhammed aleyhisselamın nuru, oğlu Enûş’a geçti. Şit aleyhisselam, oğlu Enûş’a, babası Âdem aleyhisselamın,  Hazreti Muhammed aleyhisselamın nuruyla ilgili olarak kendisine yaptığı vasiyeti yaptı ve Enûş’u yeryüzüne halife tayin ederek vefat etti.
Ömrünün dokuz yüz on iki, dokuz yüz elli, dokuz yüz sen olduğu şeklinde farklı rivayetler vardır. Peygamberliğininse, iki yüz seksen iki, iki yüz on iki, iki yüz kırk iki sene olduğu şeklinde değişik rakamlar rivayet edilmiştir.
Rivayete göre: Şit Aleyhisselâm da, Mekke dağlarından Ebû Kubeys dağındaki mağaraya gömülen Ebeveyninin yanına gömülmüştür
Ahlâk kitapları, Hz. Âdem (as)’in, vefatından önce oğlu Şît’e ve dolayısıyla bütün insanlığa beş maddelik mühim bir öğütte bulunduğunu kaydederler. Ders ve ibret dolu bu nasihatler şöyledir:

 “— Ey Şît! Oğullarına söyle:                                                          
1.    Dünyadan ayrılmayacaklarmış gibi bakmasınlar. Buradan bir gün göçüp gideceklerini düşünsünler.
2.    İnsanlara söyle, hiç kimsenin sözünü düşünmeden kabul etmesinler. Biraz düşünüp doğruluk derecesini incelesinler.
3.    Oğulların yapacakları işin sonunu iyi düşünsünler… Eğer ben yasak ağacın meyvesinden yerken, bu işin sonunu düşünseydim, başıma gelen gelmeyecekti...
4.    Bir işe başlarken içinde o işe ait bir endişe ve isteksizlik olursa, işi tekrar düşünüp, yeniden tetkik etsinler.

5.    Doğruluk derecesini kesin olarak bilemedikleri işlerde de bilenlere sorsunlar. Dürüstlüğüne inandıkları kimselerle yaptıkları istişare neticesinde, varacakları karara göre hareket etsinler. Eğer ben meleklere başvurup işimin sonunu onlarla konuşup karara bağlasaydım, başıma gelenlere katlanmak zorunda kalmayacaktım.

Peygamberler tarihi yazı dizimiz devam ediyor...

Birazda hz şit (şis) a.s yazı dizisi gelecek...dua ile..

23 Haziran 2016 Perşembe

smile:))


smile:))


ilk yaratılış ve Hz ADEM




  İnsan oğlu yaratılmadan önce alemde nurdan yaratılan ve “melek” adı verilen değerli varlıklar mevcuttu. Melekler cinsiyeti olmayan varlıklardır.
Bir zaman geldi ki yüce Allah meleklere:
-          Ben yer yüzünde bir halife yaratacağım dedi. Melekler şaşkınlıkla:
-          Sen yer yüzünde fesat çıkaracak, kan dökecek insanı mı halife yaratacaksın? Halbuki biz sana hamd ederek seni tesbih ediyoruz. Seni mukaddes biliyor, noksan sıfatlardan uzak olduğunu söyleyip itiraf ediyoruz dediler.
Bu bir itiraz olmaktan çok, zikredilen sıfatları taşıyan varlığın Halide sayılmasındaki hikmeti anlama maksadına dayanıyordu. Allah:
-          Ben sizin bilmediğinizi bilirim dedi.
Arzdan alınan toprak yapışkan bir çamur haline gelinceye kadar ıslatıldı. (37-11) daha sonra kokuşmuş bir balcık haline gelinceye kadar kendi haline bırakıldı. (15-28) bu balcığa insan şekli verildi. Kurudu ve dokununca çömlek gibi, testi gibi ses verecek şekilde katı bir cisim oldu. (55-14) ve yüce Allah meleklere :


-          Ona kendi ruhumdan üfleyeceğim zaman derhal secdeye kapanın (15-29) dedi. Yüce Allah, adem (a.s) : yarattığı ana kendisine secde etmeyen tek bir varlık vardı. O   da  ateşten yaratılmış cinlerden olan şeytandı. Allah:
-          Ey iblis! Seni secde etmekten alı koyan büyüklük taslaman mı yoksa kendini çok yükseklerde görmen mi? Dedi.   İblis:
-          Ben ondan daha hayırlıyım, beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın dedi. İblisin yaptığı hatadan dolayı af dilemesi gerekirken inatla isyanını sürdürmesi karşılığında yüce Allah :
-          Çık oradan! Muhakkak sen kovulmuş durumdasın. Ve artık kıyamete kadar lanetim senin üzerindedir. Dedi. İblis:
-          Ey rabbim tekrar diriltilip kalkacakları güne kadar bana mühlet ver. Dedi. Allah:
-          Sen mühlet verilenlerdensin dedi. İblis:
-          Senin izzet ve şerefine yemin ederim ki, onların hepsini azdıracağım. Ancak iyi niyetli, samimi ve gösterişten uzak kullarım benim şerrimden yakalarının kurtaracaklar. Dedi. Bunun üzerine Allah:
-          Hak benim ve ben ancak hakkı söylerim. Yemin ederim ki onlardan herkim senin peşinden giderse kendine yazık etmiş olur. Çünkü cehennem; sen ve sana uyanlarla dolduracağım. Dedi.
Yüce Allah, adem (a.s)’ı yaratınca eşiyle birlikte cennete koydu.
-                           Birlikte cennete yerleşin dilediğiniz yiyeceklerden yiyin ancak şu ağaca yaklaşmayın! , aksi taktirde zalimlerden olursunuz dedi.Şeytan :
-                           Rabbiniz size bu ağacı yalnızca birer melek olmamanız, yahut ölümsüzlüğe kavuşmamanız için yasak etti. Ben gerçekten sizin iğliğiniz isteyenlerdenim diye yemin eder.
 Bu şekilde onları kandırıp yasak meyveden yedirtti. Ve ikisinin de ayıp yerleri açıldı. Hz. Adem ve zevcesi bu duruma çok  utandılar ve  derhal cennet yapraklarını üzerlerine örtüler. Yüce Allah onları:
-                           Ben size bu ağacı yasaklamadım mı, haberiniz olsun bu şeytan size açık bir şeytandır, demedim mi? Dedi. Onlar:
-                           “Rabbimiz biz kendimize zulmettik, eğer sen bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen kesinlikle hüsrana uğrayanlardan oluruz.” Dediler. Yüce Allah:
-                           şeytan ve insan birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin. Orada yaşayacak, orada ölecek ve oradan dirilip çıkarılacaksınız.
Ve arkadaşlar böylece şeytan ve insan oğlunun yeryüzündeki serüveni başlar.
Rabbimiz bize dosdoğru bir yol göstermiştir; bu yolun haritası Kuran-ı Kerimdir. Şeytanın bütün işi bizi bu doğru yoldan alıkoymaktır. Haritasını elinden bırakmayan yolcu doğru yolundan şaşmaz. Hatalar insanlara mahsustur. Ancak hikayemizde gördüğünüz gibi hata sonucu şeytan gibi asileşmek yerine Hz. Adem ve eşi gibi hatayı kabullenip Allah dan bağışlanma dilemek gerek.
Hz. Adem düşmanı olan şeytanla birlikte yeryüzünde yaşamaya başlar, bir çok çocuğu dünyaya gelince Yüce Allah Hz. Adem’i peygamber seçer. Hz. Adem çocuklarına yalnızca bir olan Allah’a ibadet etmelerini, asla şeytana uymamalarını söyler. İnsan oğlunu öldükten sonra dönüşünün yalnızca Allah’a  olduğunu, Allah’a ibadet edenlerin cennete, şeytana  uyanların ise cehenneme gideceğini anlatır. Kendisi cenneti gördüğü için çok sevdiği çocuklarının yalnız Allah’a kulluk edip cenneti hak etmeleriniz yürekten ister. Ancak kabil ve Habil adında ki iki oğlundan büyük olanı Kabil babasının anlattıklarına pek inanmaz. Bu nedenle babası konuşurken çok sıkılır onu dinlemek istemez. Fakat habil pek iyi huyludur. Babasının her söylediğini can kulağıyla dinler, çok sevdiği kendisini yaratıp nimet veren Rabbinin rızasını kazanmak için elinden geleni yapar.
Hz. Adem kabil’i tarım işleriyle görevlendirmiş; Habil’i ise koyun ve sığırların  bakımıyla görevlendirmişti. Akşam olduğunda Kabil eve meyvelerle habil ise sütlerle dönerdi.
Yüce Allah hz. Adem ve ailesinin rızklarını artırmıştı. Hz. Adem çocuklarına Allah’a şükürlerini nasıl göstereceklerini öğretti. Çocuklar bir dağın tepesine çıkacaklardı ve kazançlarından bir kısmını oraya bırakacaklardı. Bu koydukları şey Allah için kurban ve mallarının zekatı idi.
Habil bu işe çok sevinmişti, kendilerine bunca yiyecek ve içecek veren Allah’a teşekkür için en iyi en besili koyunu seçti. Kabil ise, “niçin bin bir zorlukla kazandığım malları bir dağın tepesine atacakmışım” diye düşünerek asık suratla meyvelerinin en kötülerini en çürüklerini ayırdı. Hep beraber dağın tepesine çıkıp bıraktılar.
Hediyelerinin kabul edilip edilmediğini anlamak için ertesi gün babalarıyla birlikte tekrar dağın tepesine çıktılar. Habil’in hediyesi yoktu çünkü Allah onu kabul etmişti. Habil sevinip Allah’a şükretti. Kabil’in hediyesi ise olduğu gibi duruyordu. Allah onunkini kabul etmemişti. Çünkü onun hediyesi kabil gibi bozuk ve kötü idi.
(hz. Adem (a.s)’ın ailesi, yeryüzünde kendilerinden başka  insan olmadığı için zekat ve infaklarını bu şekilde yapıyorlardı. Bizler ise zekatlarımızı Allah için fakirlere veriyoruz. Aman sevgili çocuklar fakirlere çürümüş, bayatlamış, bizim iştahla yiyemeyeceğimiz yiyecekler vermeyelim. Kullanmadığımız bize küçük gelen giysilerimizi yıkayıp, söküğünü dikip, ütüleyip pırıl prıl tertemiz bir şekilde ihtiyacı olanlara vermeliyiz. Aksi takdirde Kabil’in düştüğü duruma düşeriz.)
Kabil kendi hediyesinin kabul edilmeyip kardeşinin hediyesinin kabul edilmesine çok bozulmuştu. Aradan günler geçmişti fakat Kabil’in olayı unutmak bir yana kini, öfkesi büyümüştü. Kızgınlıkla yemin ederim seni öldüreceğim dedi.  Habil:
-Allah ancak muttakilerin kurbanını kabul buyurur. Sen beni öldürmek istersen bile ben seni öldürmeyeceğim. Çükü ben alemlerin Rabbin den korkarım. Fakat şunu bilmeni isterim ki beni öldürdüğünde benim günahımı ve kendi günahını yüklenip cehenneme gidersin. Zalimlerin sonu budur.
Habil’in bu ikazları Kabil’in öfkesini yatıştırmamıştı vee kardeşini öldürdü. Derken Allah ona kardeşinin cesedini nasıl örteceğini göstermek için bir karga gönderdi. Bu karga başka bir karganın cesedini toprağı eşeleyip koydu ve üzerini örtünce : kabil; “yazıklar olsun bana şu karga gibi olup da kardeşimin cesedini örtmekten bile acizim” deyip pişmanlık duyanlardan oldu...

      Hz. Adem, her sene hac yapardı. Arafat meydanında veya başka meydanda, kıyamete kadar gelecek çocukları belinden zerreler halinde çıkarıldı. «Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?» diye soruldu. Hepsi, «Evet!» dedi. Sonra hepsi zerreler hâline gelip, beline girdiler. Yahut belinden yalnız kendi çocukları çıktı. Sonra Şam'a geldiler. Burada çocukları oldu. Neslinden 40.000 kişiyi gördü. 1500 yaşında iken çocuklarına peygamber oldu. Çocukları çeşitli dillerde konuştu. Cebrail Aleyhisselam, 12 kere geldi. Oruç, her gün bir vakit namaz ve gusül abdesti emredildi. Kendisine kitap verilip, fizik, kimya, tıp, eczacılık, matematik bilgileri öğretildi. Süryani, İbrani ve Arabi diller ile kerpiç üstüne çok kitap yazıldı. Bir rivayete göre 2000 yaşında iken Cuma günü vefat etti. Hz. Havva 40 sene sonra vefat etti. Kabirlerinin Kudüs'te veya Mina'da Mescid-i Hif'te veya Arafat'ta olduğu rivayetleri vardır.
Habil ile Kabil
Habil ile Kabil Hz. Adem'in oğullarından ikisidir. Habil'in Allah'a yaptığı kurban'ın kabul edildiği ve kendi kurbanın Allah tarafından kabul edilmediği için Kabil, Habil'i öldürür ve böylece dünyada ilk kâtil olma makamına mazhar olur. Sonra bir kargadan görüp Habil'i yerin altına gömdü. Allah-u Teala Kur'an-ı Kerimde meâlen buyuruyor ki: « Allah nezdinde İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona «OL!» dedi ve oluverdi.» (Al-i İmran, 59). Burada değinilen durum, Hz.İsa'nın ve Hz. Adem'in babasız dünyaya gelmeleridir. Peygamberimiz Muhammed (S.A.V.) Hz. Adem hakkında: « Allah-u Teala Adem'i (Aleyhisselam) yeryüzünün her tarafından aldırdığı topraktan yarattı. Bu sebeple zürriyetinden siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu gibi, bazıları da bu renklerin arasındadır. Bazısı yumuşak, bazısı sert, bazısı halis ve temiz oldu.» (Hadis-i şerif, Müsned-i Ahmed bin Hanbel) buyurmuştur.
Hz. Adem 5 şeyi ile bahtiyar olmuştur:
1.    Hatasını itiraf etmek
2.    Pişmanlık duymak
3.    Nefsini kötülemek
4.    Tövbeye devam etmek
5.    Rahmetten ümidini kesmemek
İblis de 5 şeyden bedbaht olmuştur:
1.    Günahını ikrar (saklamadan söylemek) etmemek
2.    Pişmanlık duymamak
3.    Kendini kötülememek
4.    Kendini kötülemeyip azgınlığını Allah-u Teala'ya nispet etmek
     5.    Rahmetten ümidini kesmek

parmaklarda saklı gizem dolu dünyalar ve biz...



El ve Ayaklarımızdaki Şifreli Çizgiler
  •    İnsan vücudu mükemmel bir yaratılışa sahiptir.Bu mükemmel yapılardan biride parmak ve ayak izleridir. Parmak üzerinde bulunan izlere ve kabartılara dermatoglifikler adı verilmektedir. 
  •      Parmak izleri bazı hastalıklarında habercisi olabilmektedir.Yapılan araştırmalarda avuç içinde bulunan dört parmak çizgisi adı verilen çizgi ile Down Sendromu arasında bağlantılar kurulmaktadır.
  •    Normal insanlarda avuç içini enine kesen 2 çizgi bulunmaktadır.Ancak Down Sendromuna sahip kişilerde ise    bu çizgi bir tanedir.Bu ve benzeri özellikleri takip eden tıp uzmanları el ve ayak izleri üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.
  •       Dermatoglifik kavramını açıklayacak olursak;
  •      Derma ingilizce deri kökünden gelmektedir. Glyphe kelimesi ise oyuk demektedir.Burada anlatılmak istene, parmak uçları, avuç içi ve ayak tabanlarında bulunan çizgiler ve kıvrımlardır.Bu çalışmaları yapan kişiler ise dermalog olarak nitelendirilmektedir.
  •   İnsan vücudunun dış derisinde bulunan kıvrımlarda ter gözenekleri vardır.Bu ter gözenekleri iç deriye kadar uzanmaktadır.Dış deride bulunan gözenekler dış deriye bağlı gibidir.İnsanların ellerindeki girinti ve çıkıntılara papila denilmektedir.Bu papilalar sayesinde dış deri normalde zarar görse bile parmak izi alınması konusunda sorun yaşanmamaktadır.Yıpranan derinin yerine gelen yeni deri eski deri ile aynı şekilde meydana gelmektedir. Fakat papilaların zarar görmesi sonucunda parmak izi almak mümkün değildir.
  •      Parmak izi çalışmaları çok eskiye dayanmaktadır.İlk defa bu alanda yapılan çalışmalara Çin belgelerinde rastlanmıştır. Modern anlamda parmak izi tespiti ve parmak izinden yararlanma konusunda ilk adım 1880 yılında atılmıştır. İngiliz bilim adamı olan Henry Faulds ile Wiliam James Herschel , Nature adlı bir ilmi mecmuada parmak izi hakkında makale yazmışlardır. Bu gün uygulanan parmak izi metodu bu bilim adamlarına dayanmaktadır. Günümüzde ise parmak ve ayak izlerinden adli tıp olayları başta olmak üzere falcılık, büyücülük gibi bir çok alanda yararlanılmaktadır. Ayrıca özellikle genetik hastalıklar bu çizgi ve kıvrımlar sayesinde anlaşılabilmektedir.
  •   Dermatoglifikler anne karnındayken oluşmaya başlamaktadır. Bu deri çizgileri hamileliğin 5. ayına doğru tamamlanmaktadır.Böylece deri çizgileri doğumdan ölüme kadar bizi takip etmektedir. Deri çizgilerinde yaşam boyu değişiklik olmamaktadır.Bu çizgiler bizi diğer insanlardan ayırmaktadır. Her insanın kendine özgü parmak ve ayak izi vardır.
  •    Deri çizgilerinin kendine özgü isimleri vardır.Bu çizgileri genel olarak avuç içi , parmaklar , bükülüm çizgileri , ter bezi delikleri, ayak tabanı bölgelerinde bulunmaktadır.
  • Parmak İzi Nasıl Alınır?
  • Özellikle adli olaylarda karşımıza çıkacak olan parmak izi alma çok önemli bir iştir.Parmak izinin gözle görülmesi zordur.Bu izleri görünür hale getirmek için pudra ve bazı kimyasal maddeler kullanılmaktadır.Tespit edilen izin ilk önce fotografı çekilmektedir.Sonrasında pudralanmış olan izler saydam bir banda alınabilmektedir.Parmak izinin bir parçasını almak kişiyi tespit etmek için yeterlidir.
  • Parmak izi haricinde , avuç izi ve ayak izlerinden de yararlanılmaktadır.
  • Deri çizgilerinin kullanıldığı bazı alanlara değinecek olursak;
  • – İkiz bebeklerde benzerlik teşhisinde
  • – Hastalık çıkışının embriyonik hayatın hangi evresinde meydana geldiğinde
  • – AnomaliIerin embriyonik hayat döneminde olup olmadığının anlaşılmasında
  • – Genetik hastalıkların teşhisi ve tedavi yöntemlerinde deri çizgilerinden yararlanılır.
  • Parmak izi deseni bilindiği gibi bir çok alanda kullanılmaktadır.Adli tıp olaylarında parmak izinin kullanıldığı gibi günümüzde DNA desenide bu olaylarda kullanılmaktadır.Ayrıca DNA deseni, babalık testi ve doğum öncesi teşhis gibi alanlarda da kullanılmaktadır.Okur yazar olmayan kişilerin imza yerine parmak izi basmaktadır.Bu herkesin kendine özgü parmak izi olduğunun göstergesidir.

  • 22 Haziran 2016 Çarşamba

    YGS temel kavramlar ile ilgili bilinmesi gereken altın kurallar

    TEMEL KAVRAMLAR

    SAYI
    Sayıları ifade etmeye yarayan sembollere rakam denir. Ör: 0,1,2,3,4,5,6 

    Rakamların çokluk belirtecek şekilde biraraya getirilmesiyle oluşturulan ifadeler ifadesine sayı denir.

    Not: Her rakam bir sayıdır. Fakat bazı sayılar rakam değildir.

     SAYI KÜMELERİ
    1. Sayma Sayıları: {1, 2, 3, ... , n , ...} kümesinin her bir elemanına sayma sayısı denir.

    2. Doğal Sayılar: {0, 1, 2, 3, ... , n , ...} kümesinin her bir elemanına doğal sayı denir.
    Pozitif Doğal Sayılar= {1, 2, 3, 4, ... , n , ...} kümesinin her bir elemanına pozitif doğal sayı(SAYMA SAYI) denir.


    Not: Sayma sayıları kümesindeki her elemana pozitif doğal sayı da denir.

    3. Tam Sayılar: {... , – n , ... – 3, – 2, – 1, 0, 1, 2, 3, ... , n , ...} kümesinin her bir elemanına tam sayı denir.


    Tam sayılar kümesi; negatif tam sayılar kümesi ile pozitif tam sayılar kümesi ve sıfırı eleman kabul eden : {0} kümenin birleşim kümesidir.

    4. Rasyonal Sayılar: 

    5. İrrasyonel Sayılar: Rasyonel olmayan sayılara irrasyonel sayılar denir.Virgülden sonra belli bir kurala göre
    gitmeyen sayılar irrasyonel sayılardır. 

    20 Haziran 2016 Pazartesi

    Hz. Adem

    Habil ve kabil kardeşler...ve kabil adına hazin son.Habil için mutlu bir başlangıç.kardeşe uzanmayan elin neticesi ebedi cennet.kardeşe uzanan hain elin bedeli kıyamete kadar işlenecek cinayetlerin bedeli....
           Değer-miydi...
           Hz Adem ve gizemli meyve.neticesi Allah adına edilmiş yalan bir yemin ve Havva annemizle Adem r.a babamızın ayrı düşmeleri.Acı bir ayrılık ama neticesi asırlar sonra...
           Başlangıç ve neticeler...
           işte böyle bir yaşam belki 1000 veya daha fazla yıl.

    Tarihi Tekerrür

             Merhaba dostlar.
    Yakın zamana ışık tutan olaylar ve yorumlarla karşınızdayız...
    Genelde peygamberler tarihi ağırlıklı olacak yazılarım ve paylaşımlarım...katkılarınızı esirgemeyin dostlar.
              Tarih tekerrür eder ama insan ibret almalı.bu yüzden koca bir yalnız lık kaldı elde ve koca bir hiç.
               Telefon tellerine konan minik Serçe ler yok artik. koca koca yalnız liklar ve ümitsiz bakış atan yorgun gözlere değiyor gözlerim.
               Yazmalı mi bilmiyorum ama asil yazmazsam catlarim der kalemim.
                Yazacaklarim tarihin bugüne hatırası olsun.

                                   Hoş Geldiniz dostlar. ..

                                             A.N.SECUK

    18 Haziran 2016 Cumartesi

    Wonderfull



    Unbeliveble

    başarı motivasyonla gelir...




    aslında zor olan tek şey kendimize karşı olan güvensizliğimiz ve ürkek adımlarımız...

    matematiğin adı aşk...

         Çok yakında;9-10-11-12. sınıf temel matematik ve ileri matematik okul çalışmaları ve özellikle ygs lys sınavı hazırlıkları adına sürprizlerle karşınızda olacam. Sevgi bunun adı.Matematik bir sevgi işi ve dahi merak...
            
            Adı merak olmalı matematiğe karşı duyulan hissin ve sonrası barışınca kalemle insan, dönüşmeli tutkulu bir aşka rakamlar...

       İnanın abartmıyorum.sevince anlıyor insan.dolaysıyla sevdirebilmeli bu dersi..unutmayın matematiğin adı eşittir aşk...

            İşte ilk yayınımız kar taneleri ve gizem dolu altın oran....

            Bildiklerinizi yorumla paylaşmak istermisiniz. Unutmayın bu dünya  hepimizin.biz kocaman bir aileyiz sloganı ile çıktık yollara.sıkıldığınız an kapatabilirsiniz.

            Unutmayın bir tık kadar yakınız artık...

           Anne ve babalar...

           Ve benim her-şeyim siz değerli öğrenciler...

          Artık kabus görmeyeceksiniz sınav haftaları.Her türlü rehberlik çalışmaları ile yanınızda olcam. 16 yıl oldu bu matematik dünyasında gezintim.tutamıyorum artık yazmalıyım dedim ve sizleri çok sevdiğim için artık burdayım...



                                                                                                            A.N.SEÇUK